Pythagoras

[Tr. Alt. Pisagor] [Yun. yaz. Πυθαγόρας] [Lat. Pythagoras]

Yaklaşık M.Ö. 570 ve 490 yılları arasında yaşamış, Samos’lu, mistik Yunan filozofu.

Yaşamı. Yaşamına dair çok az bilgimiz olan Pythagoras’ın yaklaşık M.Ö. 570 yılında Ionia’da, Ege Denizinin bir adası olan Samos’da doğduğunu biliyoruz. Kendisinin bizzat kaleme aldığı hiçbir eser günümüze ulaşmamıştır; hakkında söylenenlerin çoğu ya çok abartılı övgülerle ya da alaycı yergilerle doludur. İlkin Samos’ta bir okul kurar ve bu okulu toplumun ortak çıkarlarını ilgilendiren meselelerin görüşülüp tartışılacağı bir mekân haline getirir. Kendisi zamanının çoğunu kalabalıktan uzakta geçirmeyi yeğler, ruhunu tefekküre dalarak yüceltmeye çalışır. Yunanın en mükemmel zihinleri onunla tanışabilmek için yurtlarından kalkıp Samos’un yolunu tutar. Ama Samoslular bunu fırsata dönüştürmeye kalkınca, muhtemelen siyasi sebeplerden dolayı, doğduğu adadan hareket eder ve İtalya’nın güneyinde yer alan Kroton şehrine göçer. Burada da kendi adıyla anılan yarı dinsel, yarı felsefi bir okulun kurucusu olur ve Pythagorasçılık akımını yaymaya devam eder.  Magna Graecia’ya geçmeden antik kaynaklarda bahsedildiği üzere Mısır, Mezopotamya ve Fenike’ye seyahat edip etmediği kanıtlanamaz. Ancak daha sonra felsefi yaklaşımı üzerinde etkili olacak dini inanışları buralardan edinmiş olması, astronomi ve matematik bilgileri edinmiş olması mümkündür. 490 yılında, Milon’un evinde öğrencileriyle otururken, ev sahibinin düşmanları evi basıp tutuşturulur, Pythagoras kaçarken bir bakla tarlasına girer ve onlara basmamak için yakalanır ve öldürülür.

Düşüncesi. Pythagoras ile ilgili bilgiler toplam altı ana kaynaktan elde edilir ve bu kaynakların ilk üçü, Tarentumlu Aristoksenos, Messanalı Dikaearkhos ve Tauromeniumlu Timaios’a ait olup İÖ. 4. ve 3. yüzyıla tarihlenen metinlerdir; diğer üçüyse, Diogenes Laertios, Porphyrios ve Iamblikhos’un M.S. 2. ve 3. yüzyıla tarihlenen metinleridir. Hakkında bilinen az şeyden ötürü adı efsanelere karışan, bilgeliğiyle etrafındakileri büyüleyen düşünürün, iki yüz yedi yıl sonra Hades’ten çıkıp insanlar arasına karışan olağanüstü biri olduğu veya hayvanları bile eğitip dize getirdiğine ve bu şekilde açgözlü bir boğayı bakla yememeye ikna ettiğine ya da vahşi mi vahşi bir ayıyı insanlara zarar vermemeye yemin ettirdiğine dair söylenceler onun etrafında nasıl bir etki bıraktığı konusunda fikir sahibi olmamıza yarar. Mistik bir tavrı ve halk arasında doğaüstü güçleri olduğuna dair bir etkisi vardır. Kendisine bilge demez, ona göre bilgelik tanrılara özgüdür. Bu sebeple bilge yerine, bilginin dostu demeyi tercih eden Pythagoras, philosophia (felsefe) terimini ilk olarak “bilgelik sevgisi” (philia tes sophias) olarak kullanır; kendisine de bilgelik dostu anlamına gelen philosophos kelimesini uygun görür. Felsefe tarihinde Ionia Okulu geleneğindeki arkhe arayışına, her şeyin kökenini maddi olmayan bir ilkeye indirgeyerek sayılar, der. Ona göre, sayılar evrenin ana maddesidir, böylelikle Thales’ten ve diğer maddeci düşünürlerden ayrılır. Her şeyin temeli sayıdır, ἀριθμός (arithmos), hatta bu sayı 1’dir μόνος (monos) ve özler arasındaki bağlantılar, sayılar arasındaki bağlantılara eşittir. Bunun da nedeni sayıların arasındaki bağlantıların her şey için geçerli bağlantılar olmasıdır; dolayısıyla bir şeyi anlamak, diğerini de anlamak demektir. Pythagoras’a göre Mutlak Bir (monad) sayısal düzene sarsılmazlık, tutarlılık ve kararlılık katan en mükemmel öncüdür. Monad esnektir, her yöne eğilip bükülür, bu sayede dönüşebilir olan her şeyin yapı taşı olur.

Daha sonra Pisagor Bağıntısı olarak anılacak geometri terimini, bir dik üçgende hipotenüsün karesinin dik kenar karelerinin toplamına eşit olduğunu ilk o keşfeder; Sabah Yıldızıyla Akşam Yıldızının birbiriyle aynı olduğunu ilk kez Pythagoras açıklar. Dönemindeki filozoflardan farklı olarak, Yunan-Doğu etkileşimiyle hem felsefe, hem bilim, hem de din alanında eşit şekilde yetişir ve öğrencilerini de öyle yetiştirir.

Pythagoras’ın ortaya attığı ve üzerinde durulması gereken bir başka kavramı da μετεμψύχωσις (metempsyhosis), ruhun ölümsüzlüğü düşüncesidir. Pythagoras’a göre psykhe (ruh), üç bölümden oluşur: akıl, mantık, tutku. Akıl ve tutku tüm canlılarda vardır, ancak mantık yalnızca insanda vardır ve ruh, bedenin tamamına yaygın bir şekilde var olur, ölümsüz olan bölümü akıl bölümüdür. Bu yüzden ruhun farklı ölümlü varoluş formlarından tekrar tekrar dünyaya geldiğini ileri sürer. “Pythagoras’a göre insan yaşamında en önemli şey ruhu iyiye ya da kötüye yönlendirmektir. İnsanların mutluluğu, ruhların iyi olmasına bağlıdır, ama (ruhları kötüyse) hiçbir zaman huzur bulamazlar ve aynı yolla ilerleyemezler.” Pythagoras’ın öğrencileri hayvani gıdalardan tamamen uzak durur -bu genellikle bir hayvanın yeniden bedenlenmiş başka bir insan olduğu düşüncesiyle açıklanır-, az ve bedeni ayakta tutacak yiyecekler yerler, bedeni ayakta tutacak kadar uyurlar. Pythagoras’ın okulunun ilk kuralı susmaktır! Öğrencilerinin dillerinin altına bir bakla koyar ve tüm eğitimlerini susarak başlatır. Bu yüzden baklayı kutsal sayar ve öğrencilerine “neyin yararlı olduğunu bilmedikleri için, kendileri için dua etmelerini yasaklar”; böylelikle ruhlarını teslimiyetle yüceltmelerini hedefler.

KAYNAKÇA

Diogenes Laertios, Ünlü Filozofların Yaşamları ve Öğretileri, Çev. Candan Şentuna, Yapı Kredi Yayınları, 2019.

Greek Mathematical Works, Volume I: Thales to Euclid, Trans. Ivor Thomas, Loeb Classical Library 335, Harvard University Press, 1939.

The Cambridge Companion Greek and Roman Philosophy, Ed. David Sedley, Cambridge University Press, 2003.

Antik Yunan, Ed. Umberto Eco, Çev. Leyla Tonguç Basmacı, Alfa Yayınları, 2017.

Yazar : Bengü CENNET COŞKUN (İstanbul Üniversitesi)