ontolojik argüman
[Alm. ontologischer Gottesbeweis] [Fr. argument ontologique] [İng. ontological argument]
Genel tanımı ve ortaya çıkışı. Ontolojik argüman, Tanrı’nın varlığı lehine kurulan argümanlardan biridir. Diğer kanıtlamalardan farklı olarak ontolojik argüman a priori temellidir. Tanrı kavramının analizini yaparak Tanrı’nın var olduğunu gösterir. Herhangi bir şekilde deney ve gözlemden hareket etmez. Nitekim söz konusu karakterinden dolayı Kant tarafından “ontolojik argüman” olarak isimlendirilmiştir. On birinci yüzyılda yaşamış, Benedict tarikatı mensubu İtalyan din adamı Aziz Anselmus tarafından geliştirilmiştir. Argümanın temel nosyonu şöyledir; Tanrı, kendisinden daha yücesi düşünülemeyen varlık olarak zihnimizde mevcuttur. Şayet Tanrı, yalnızca zihinlerde var olan bir varlık olsaydı biz Tanrı’nın gerçekte de var olan versiyonunu düşünerek kendisinden daha yücesi düşünülemeyen varlıktan daha yüce bir şeyi düşünebilmiş olurduk. Açıkça görülüyor ki bu durum çelişkilidir. Dolayısıyla kendisinden daha yücesi düşünülemeyen varlık olan Tanrı, gerçekte vardır. Argüman, ortaya çıktığı ilk günden bugüne kadar canlı bir tartışma konusu olmuştur.
İtiraz edenler ve savunanlar. Anselmus’a ilk itiraz eden yine bir din adamı, çağdaşı Gaunilo olmuştur. Gaunilo’ya göre “kendisinden daha yücesi düşünülemeyen” kalıbı ile herhangi bir varlığın gerçekte var olduğunu iddia etmek mümkündür. Gaunilo, örnek olarak kendisinden daha yücesi düşünülemeyen bir adadan söz eder. Şayet bu ada yalnızca zihnimizde var olursa bu adanın gerçekte var olan versiyonu daha yüce olacaktır. Dolayısıyla, mükemmel ada gerçekte vardır, dememiz gerekir. Fakat Anselmus bu eleştiriyi kötü bir karşıt argüman olarak değerlendirir. Zira nicel özelliklere sahip bir adaya her zaman bir tane daha ağaç eklemek mümkündür. Anselmus’a karşı çıkan başka bir din adamı da Thomas Aquinas’tır. Aquinas, Tanrı’nın mahiyetini değil yalnızca varlığını bilebileceğimizi savunarak Tanrı’nın mahiyetinin “mükemmellik” olduğunu söyleyen Anselmus’a karşı çıkar.
Ontolojik argüman, Descartes ve Leibniz tarafından da revize edilerek savunulmuştur. Descartes, Tanrı ve varlığının dağ ve vadi gibi olduğunu söylemiştir. Vadi ve dağ kavramları nasıl ki birbirini gerektiriyorsa Tanrı ve varlık da birbirini öyle gerektirmektedir. Leibniz ise, Tanrı kavramının modalitesinden hareketle Tanrı’nın var olduğunu savunmuştur. Leibniz’e göre bütün pozitif niteliklere sahip bir varlığın (Tanrı) var olması mümkündür. O halde bu varlık, zorunlu olarak vardır. Zira böylesi bir varlık mevcut değilse sonradan var olması imkansızdır. Fakat söz konusu varlık mümkün olduğuna göre var olması zorunludur.
Immanuel Kant ve David Hume, ontolojik argümana a priori temelli olduğu için itiraz etmişlerdir. Hume, varlığı düşünülebilen şeyin yokluğu da düşünülebilir diyerek zorunluluk anlayışına karşı çıkmıştır. Kant ise a priori yargıların içeriğinin olgusal olamayacağını savunmuş ve Descartes’a karşı kavramın tamamen reddedildiği durumda ortada birbirini gerektirme durumunun da kalmayacağını savunmuştur. Elbette bu itirazlara da karşılık verilmiştir. Hume’a karşı, düşünülebilirlik ve hayal edilebilirliğin farklı şeyler olduğu ifade edilmiş, Kant’a karşılıksa kendi itirazının kendi standartlarını karşılamadığı söylenmiştir. Ek olarak bir kavramı reddetmenin ne anlama geldiği de muammadır.
Çağdaş felsefede. Ontolojik argüman tartışmaları çağdaş dönemde de devam etmektedir. Günümüzde bu argümanın çağdaş bir savunusu Alvin Plantinga tarafından yapılmıştır. Plantinga, ontolojik argümanın geçmiş versiyonlarının pek de başarılı olmadığını iddia etmiş ve mümkün dünyalar semantiğine dayanan kendi versiyonunu ileri sürmüştür. Buna göre, mümkün olan her varlık sonsuz sayıdaki mümkün dünyalardan birinde mevcuttur. Tanrı da herhangi bir mantıksal çelişki içermediğine göre mümkündür ve mümkün dünyalardan birinde mevcuttur. Fakat Tanrı, şayet bir mümkün dünyada var ise yüceliği gereği diğer dünyalara da taşacaktır. Öyleyse Tanrı, bizim dünyamızda da mevcuttur.
Ontolojik argüman, pek çok felsefeci tarafından “tuhaf” olarak nitelenmiştir. Plantinga da argüman için “şimdiye kadar kimseyi ikna edememesi de çürütülememesi de şaşırtıcı değildir”, demiştir. Nitekim Plantinga, Tanrı’nın varlığını kanıtlasın ya da kanıtlamasın teizm için rasyonel bir zemin tesis etmesi açısından ontolojik argümanı değerli bulmaktadır. Ontolojik argüman tartışmaları günümüzde de sürmektedir.
KAYNAKÇA
Anselmus. “Proslogion.” içinde Complete Philsophical and Theological Treatises of Anselm of Canterbury, 90-95. Çeviren ve Editör Jasper Hopkins ve Herbert Richardson. Minnesota: The Arthur J. Banning Press, 2000.
Batak, Kemal. Tanrı’yı Bilmek: Alvin Plantinga’nın Din Felsefesinde Tanrı ve Epistemoloji. İstanbul: İz Yayıncılık, 2015.
Reçber, M. Sait. “Tanrı’nın Varlığının Delilleri.” Din Felsefesi içinde, 123-157. Editör M.S. Reçber ve R. Kılıç. Ankara: Grafiker Yayınları, 2016.
Van Inwagen, Peter. “Ontological Argument.” Philosophy of Religion: A Guide to the Subject içinde, 54-59. Editör Brian Davies OP. Washington DC: Georgetown University Press, 2007.
Yazar : Abdullah Arif ADALAR (Sakarya Üniversitesi)