Khrysippos
[Yun. Χρύσιππος] [Lat. Chrysippus] [Alm. Chrysippos/Chrysipp] [Fr. Chrysippe] [İng. Chrysippus]
Yaklaşık olarak M.Ö. 280-206 yılları arasında yaşayan ve Stoa okulunun ikinci kurucusu olarak anılan Kilikya/Soloi (Mersin/Mezitli) doğumlu filozof.
Yaşamı ve eserleri. Tarsuslu Apollonios’un oğlu Khrysippos felsefeyle meşgul olmadan önce uzun mesafe koşucusuydu. Söylenenlere bakılırsa babadan kalan mirasına kraliyet hazinesi el koyduğu için felsefeye başlamıştı. Atina Stoa’sında Zenon, Sphairos ve Kleanthes’in derslerini dinlemiş ve onlar hayattayken yanlarından ayrılıp olağanüstü bir ün kazanmıştı. “Khrysippos olmasaydı, Stoa da olmazdı” şeklindeki ünlü deyiş, onun Stoacılık için önemini ve Helenistik dönemdeki etkisini açıkça gösterir. Her şeyi hep aynı şekilde yaptığı, hiçbir öğrencisi yanılmasın diye her zaman aynı saatte derse gidip tam zamanında dersi bıraktığı söylenir. Ölümüyle ilgili pek çok rivayet vardır: Suyla karıştırılmamış tatlı şarabı içtikten beş gün sonra, yetmiş üç yaşında (143. Olimpiyat zamanında) yaşamdan ayrıldığı ya da gülme krizinden öldüğü anlatılır. Yüzlerce eser bıraktığı bilinse de bunlardan hiçbiri günümüze ulaşmamıştır. Ayrım gözetmeden her konuda yazdığı ancak eserlerinde kullandığı uzun alıntıların başlı başına bir kitap olacak kadar çok olduğu söylenir.
Felsefesi. Khrysippos “doğru aklın yerleşmesi” olarak tanımladığı felsefeyi mantık, etik ve fizik olmak üzere üçe ayırır. Önce mantığın, ardından etiğin ve son olarak fiziğin öğretilmesi gerektiğini düşünür, fizik eğitiminin de teoloji araştırmalarıyla tamamlanması gerektiğini ileri sürer. Onun eserleri Stoa felsefesinin bütün alanlarını kuşatır, öyle ki Cicero Khrysippos’un dışarıda bıraktığı hiçbir şey olmadığını söyler. Khrysippos Stoacı kuramları sistemli ve yöntemli hale getirmek için hayli çabalar. Muhalif okulların Zenon ve Kleanthes’e yönelik eleştirilerini ortadan kaldırmak üzere öğretiyi gözden geçirir, ayrıca o dönemde okul içinden yükselen Aristoncu seslere karşı Zenon’un yanında yer alarak ortodoks Stoacılığı savunur.
Mantık. Khrysippos mantık ve özellikle diyalektik konusunda ünlenmiştir, hatta Diogenes Laertios’a göre “insanların çoğu tanrıların bir diyalektiği olsa bu, Khrysippos’unkinden başka bir şey olmazdı diye düşünmüşlerdir.” Khrysippos mantığı retorik ve diyalektik bilgisi olarak iki bölüme ayırır; retoriği “iyi konuşmanın bilimi”, diyalektiği ise “iyi tartışmanın bilimi” olarak tanımlar. Diyalektik sayesinde doğrunun yanlıştan ayırt edileceğini savunduğu için diyalektik araştırmalarına doğruluk konusuyla başlar. Zihnin doğrudan algıladığı malzemeleri işleyerek bilgiye ulaştığını düşünür ve diyalektik araştırmalarının hareket noktasına bu malzemeyi, yani izlenimi (phantasia) yerleştirir. İzlenimin ardından zihnin bir önermeyi doğrulaması ya da yanlışlaması için gerekli olan onay (synkatathesis) konu edilir. İzlenimin onaylanmasıyla “kavrayıcı izlenim (phantasia kataleptikē)” olarak adlandırılan zihin durumu ortaya çıkar ve bu durum bilgiye giden yolun en önemli basamağı olarak düşünülür. Buna karşın Khrysippos’un diyalektikteki ünü daha ziyade koşullu tasımlar ve paradokslar hakkındaki görüşlerinden ileri gelir. Tanıtlamasız beş tasım şemasıyla sembolik mantığa öncülük ettiği görülür, ayrıca “Yalancı”, “Boynuzlu”, “Örtülü”, “Timsah”, “Yığın”, “Hiç Kimse” gibi paradokslarıyla da ünlendiği bilinir.
Fizik. Khrysippos diğer Stoacılar gibi varolan her şeyin beden/cisim (sōma) olduğunu, evrenin etkin ve edilgin ilkenin birlikteliğiyle meydana geldiğini düşünür. Tanrıyı evrenin aklıyla, kaderle ya da öngörüyle eşitler. Fakat onun Stoa fiziğine özgün katkısı kaderi zorunluluktan ayırmak üzere geliştirdiği nedenler ayrımıdır. O, kaderin bütün nedenleri kuşattığını fakat bize bağlı olan nedenlerin her olayda belirleyici olduğunu ileri sürer. Buna göre kader her olayı başlatan nedendir ancak olayın gerçekleşmesi için başlatıcı neden yeterli değildir, ayrıca kaderden farklı ve daha esas olan, yani kişiye bağlı olan “tam ve temel” nedenlere ihtiyaç vardır. Khrysippos’a göre olayların bize bağlı olması ile her şeyin kadere göre gerçekleşmesi arasında bir çelişki yoktur, esas çelişki zorunluluk ile irade arasındadır.
Etik. Khrysippos tek iyinin erdem olduğunu ve bütün eylemlerin erdeme uygun olarak gerçekleştirilmesi gerektiğini düşünür. Bununla birlikte Kleanthes’e atfedilen meşhur “doğaya uygun yaşamak” ereğini “doğal şeylerin deneyimiyle birlikte yaşamak” şeklinde değiştirir, bu hamlesiyle Stoa felsefesinin tek iyisi olan erdem ile erdeme ulaşmayı kolaylaştıran farksızları ilişkilendirir. Sağlık, zeka, kuvvet gibi kendinde iyi olmamasına karşın yine de doğal olan ve erdemli bir yaşama destek sağlayan farksızların belirli koşullar dahilinde tercih edilmesi gerektiğini vurgulamak ister. Bu eklemesiyle Stoa etiğinin katı çekirdeğini yumuşatır, böylelikle orta ve geç dönem Stoacılığın ılımlı öğretilerinin istikametini de belirlemiş olur.
KAYNAKÇA
Cicero, Marcus Tullius. On Ends. Çeviren Harris Rackham. Cambridge: Harvard University Press, 1931.
Hülser, Karlheinz. Die Fragmente zur Dialektik der Stoiker, Band I-III. Stuttgart: Bad Cannstatt, Fromann-Holzboog, 1988.
Laertios, Diogenes. Ünlü Filozofların Yaşamları ve Öğretileri. Çeviren. Candan Şentuna. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 2003.
von Arnim, Hans. Stoicorum Veterum Fragmenta Vol. I-IV. (Vol IV. conscripsit M. Adler). Stuttgart: Teubner, 1964.
Yazar : Melike MOLACI (Necmettin Erbakan Üniversit