kategorik imperatif

[Tr. Alt. koşulsuz buyruk, şartsız buyruk ] [Alm. Kategorischer Imperativ ] [İng. categorical Imperative ] [Fr. impératif catégorique ] [Es. T. Cümle-i emriyye-i mutlaka ; mutlak emir ] : (Sözlük anlamı : Şartsız buyruk) - Immaneul Kant’ın ahlak teorisinde ahlak yasasının temel özelliği. (Grundlegung zur Metaphysik der Sitten, 1785)

Kant, kategorik imperatif kavramını Grundlegung zur Metaphysik der Sitten (Ahlak Metafiziğini Temellendirme) adlı eserinde karşımıza çıkarmıştır. Kategorik kelimesi kesin; kat’i anlamlarına gelirken; imperatif de buyruk anlamına gelir. Kant’a göre, nesnel bir ilkenin tasarımı emirken, bu emrin formülü de buyruktur (imperativ). Nerdeyse aynı anlama gelen emir ile buyruk arasındaki farkın anlamı, yukarıdaki açıklamayı dikkate alacaksak, emirler uygulanmaya çalışıldığında buyruk olarak düzenlenir diyebiliriz. O halde, Kant’a göre neyin olması gerektiği emir; nasıl olması gerektiğiyse buyruktur. Kant’ın kendi ahlak anlayışına göre, formül olarak buyruk “iyi olan iradenin ilkesine göre zorunlu olan eylemi belirleme”dir. Kant buyruğu eğer bir şeyden dolayı iyi olarak belirleniyorsa koşullu (hipotetik) kendisinden dolayıysa kategorik olarak ikiye ayırır. Hipotetik olanlar ben sevgisi ve mutlulukla ilgili oldukları için aynı zamanda zeka, beceri buyrukları olarak nitelendirilirler.

Gerek emir gerekse buyruğun nesnel ve evrensel olması için ölçüt, onun yasa olup olmayacağıdır. Bir diğer deyişle, kategorik imperatifin de sahip olması gereken form yasalılıktır. Kategorik imperatifi kesin buyruk olarak kabul edecek olursak onun kesinliğini kendiliğinden iyi olmaya dayandırdığını belirtmeliyiz. Nitekim bu da Kant’ın ahlak anlayışının bir diğer temel kavramı olan özerkliğe (Autonomia) götürür bizleri.  

Şimdi Kant burada yine karşımıza teorik akla göre yapılmış bir tasnifle çıkar. Anlamagücünün yargılarında karşımıza çıkan modalite; kiplik yargı türlerine göre bir tasnifte bulunur. Koşullu buyruklar ya mümkün ya da gerçek bir amaç içindir. İlkinde problematik, ikincisinde onaylayıcıdır. Kendiliğinden zorunlu olan da doğal olarak apodeiktik olana karşılık gelir.

Kategorik imperatif pratik iyiye karşılık gelir ve pratik iyi aynı zamanda pratik akıl olan iradenin öznel değil, nesnel ve evrensel yani her akıl sahibi varlığı belirleyen özellikleriyle ilgilidir. Kant için öznel nedenlerle iradenin belirlenmesini sağlayana hoş denir.

Anlaşılacağı üzere Kant nesnelliğin öznel olan mutluluk, hoş, faydalı, zekice gibi değerlendirmelerle tanımlanmasını yanlış bulur. Nesnel bir buyruğun yasa formuna ulaşması için onun kendiliğinden iyi olması ve kendiliğinden emretmeyi hak ediyor olması gerekmektedir. Böyle olunca Kant ahlaki alandaki kesin bir buyruğa yani kategorik imperatife ulaşıldığını savunur.

Ahlak yasası üç tanedir. Bunlar birbirlerinden çıkarılırlar. Yalnız ilk ikisi birbirlerini gerektirirken sonuncusu ilk ikisini gerektirir. Dolayısıyla sonuncusu sentetik iken ilk ikisinin analitik olduklarını söyleyebiliriz. Aslında Kant burada da kategorilerin işleyişindeki bir yapıyı yani ilk iki ilkenin sentezinden üçüncünün çıkmasını iddia eder. Yasanın ilk maddesi yasalılığın kendisidir. Burada totolojik bir durum varmış gibi gözükse de Kant aslında çok basit bir akıl yürütmede bulunmaktadır. Eğer öznel olan durumlar yasalılığa yani ahlakiliğe müsait değilse nesnel olan durumun da yasalılığın ve dolayısıyla ahlakiliğin kendisi olması lazım. Böylece ahlakın ilk yasası şöyle olur: Eyleminde geçerli olan öznel maksimin aynı zamanda evrensel olsun.” Bunun devamında ikinci ilke kendisini gösterir. “Eylemlerde insanı asla araç değil ama her zaman amaç olarak belirlemek.” Bu iki ilkenin sentezi de şu şekilde olur: Eğer insanı amaç edinen bir yasalılıktan bahsetmek gerekiyorsa evrensel bir etik krallık kurulması da şarttır. Temellendirmede ortaya konulan bu üç yasanın Beantwortung der Frage: Was ist Aufklärung (Aydınlanma Nedir Sorusuna Yanıt) ve Idee zu einer allgemeinen Geschichte in weltbürgerlicher Absicht (Dünya Yurttaşlığı Amacına Yönelik Genel Bir Tarih Düşüncesi) gibi Kant’ın diğer yazılarıyla da ilgili olduğunu söyleyebiliriz. Bunun yanında Aydınlanma döneminin ve hatta onun ahlak felsefesinden ilham alan Fichte’ye bakacak olursak Alman İdealizmine de yön verdiğini söyleyebiliriz. 

KAYNAKÇA

Kant, Immanuel. Ahlak Metafiziğini Temellendirme, Çeviren Nejat Bozkurt. İstanbul: Remzi Kitabevi, 1984.

Yazar : Mehmet GÜNENÇ (İstanbul Üniversitesi)