güç istenci
[Tr. Alt. erk istenci ] [Alm. Wille zur Macht ] [Fr. Volonté de puissance ] [İng. Will to Power ]
Nietzsche felsefesinin en temel öğretilerinden birisi. Terim olarak Nietzsche’nin yaşam süresi içerisinde yayınlanan eserlerinde çok sık geçmese de, bu öğretinin neredeyse tüm felsefesinde iş başında olduğunu görmek mümkündür.
Nietzsche bu öğreti aracılığıyla ortaya çıkardığı değerlerler sistemiyle, Batı metafiziğinin tüm kavramsal çerçevesini, yerle bir etmeyi amaçlar. Böyle bir amacı gerçekleştirebilmek için de Batı metafiziğinin temelini hedef almak gerekir. Bu nedenle, Nietzsche, bu metafiziğin gerçeklik anlayışının karşısına, güç istenci öğretisi üzerine kurulu, kendi gerçeklik anlayışını koyar. Bu öğretiye göre, içinde yaşadığımız gerçekliğin dışında başka bir gerçeklik yoktur ve bu gerçeklik, düzenli bir işleyişe sahip öngörülebilir ve hesaplanabilir bir gerçeklik değildir.
Nietzsche’ye göre varolan her şey güç istencidir ve gerçeklik dediğimiz şey de birbirleriyle kesintisiz bir güç mücadelesi içerisinde bulunan güç istençlerinin oluşturduğu bir kaostur. Güç istenci kavramı, Nietzsche’nin özellikle erken dönemlerindeki hayranlığı nedeniyle, ilk bakışta Schopenhauer’dan alınma bir kavram gibi görünür. Ancak, aralarında benzerlikler olmasına rağmen, Schopenhauer’ın kör yaşam istenci ile Nietzsche’nin güç istenci kavramları birbirlerinden oldukça farklıdır. Nietzsche’ye göre, içinde yaşadığımız dünyanın ötesi diye bir yer yoktur ve varolan şeylerin varolmasını sağlayan ve deneyim alanını aşan bir şey varolmadığı için deneyim alanında gördüğümüz her varlık bizzat güç istencidir. Güç istenci, kendini tekrar ederek varlıkları oluşturan atom benzeri bir yapı da değildir. Her bir varlık ya da güç istenci, biz onları aynı kategoriler altına yerleştirmiş olsak bile, birbirinden tamamıyla farklıdır; evrende özdeş olan şeyler yoktur. Bu nedenle, güç istencini bir töz ya da töz benzeri bir şey olarak ele almak büyük bir yanılgıdır.
Benzer şekilde, güç istenci kavramını güç ile istencin bir bileşimi ya da güce istencin eklenmesi olarak düşünmek de büyük bir yanılgıdır. Nietzsche’nin yaptığı aslında, kendi döneminin doğa bilimlerinin, özellikle de mekanik fiziğin, baktığı her yerde sadece ve sadece nicelik gören bakış açısının yok saydığı bir şeyi ait olduğu yere yerleştirmekten ibarettir. Varolan her şey güç istencidir ve bu güç istençleri sürekli bir mücadele halindedir. Bunun anlamı da etkinlik halinde bulunmayan herhangi bir şeyin varolamayacağıdır. Ne var ki, ele aldığı her şeyi niceliğe indirgeyen bu bakış açısı, etkinlik halinde olmayan, dolayısıyla da varolmayan bir kuvvet kavrayışıyla karşımıza çıkmaktadır. Nietzsche bu kuvvet kavrayışının eksik olduğunu ve tamamlanması gerektiğini düşünür: “[s]ayesinde fizikçilerimizin Tanrı ve dünyayı yarattıkları muzaffer ‘kuvvet’ kavramının hala tamamlanması gerekmektedir; ona, benim ‘güç istenci’ olarak tasarladığım, içsel bir istenç yüklenmelidir”.
Varolan her şey güç istenciyse ve güç istenci etkin bir şeyse, bu durumda etkinlik halinde olmayan bir şeyin varolma ihtimali yoktur. Bir şeyin varolduğunu söylediğimizde, bir güç istenci olarak, o şeyin ya başka güç istençlerine kendini uyguladığını ya da kendini uygulayan diğer güç istençlerine direndiğini ima ediyoruz demektir. Yani, bir şeyin var olması için ya başka bir şey üzerinde etkide bulunuyor ya da başka şey ya da şeylerin kendine uyguladığı etkiye direniyor olması gerekir. Nietzsche’nin evrenin sürekli bir güç mücadelesinden kaynaklanan bir kaos olduğu iddiası da bu gerekliliğe dayanır. Varolan her şey, öyle ya da böyle, karşılıklı bir güç uygulama ve direnme ilişkileri, yani güç mücadelesi, ağının içinde olmak zorundadır. Bu yüzden evrende kesintisiz bir güç mücadelesi vardır.
Varolan her şeyin güç istenci olduğu iddiası, açık bir şekilde, sadece organik değil inorganik varlıkların da güç istenci olduğunu söyler. Ne var ki, yaygın bir şekilde, Nietzsche’nin bu kavramı sadece insan ya da istenç gibi bir niteliğe sahip olabilecek gelişmiş organik varlıklar için kullandığı düşünülür. Bu öyle büyük bir yanlış anlamadır ki, Nietzsche felsefesinin anlaşılmamasıyla kalmaz, Nazizm benzeri birçok faşist ve ırkçı ideolojiyi desteleyen bir felsefe olarak algılanmasına neden olabilir; kız kardeşi Elizabeth Förster-Nietzsche bunu yapmıştı. Bu iddianın yine açıkça ifade ettiği ancak yorumcular tarafından genellikle yanlış yorumlanan konu da güç istencinin sahip olunacak bir şey olmamasıdır. Varolan her şey, bizzat güç istencidir: “Bu dünya güç istencidir—başka bir şey değil! Ve sizler kendiniz de bu güç istencisiniz—başka bir şey değil!”. Eğer bu kavramı sahiplik ilişkisi üzerinden ele alırsak, bu Nietzsche’nin reddettiği özne-nesne ayrımını yeniden işin içine sokmak anlamına gelecektir. Çünkü, eğer ortada sahip olunan bir şey varsa sahip olan başka bir şeyin de varolması gerekecektir. Ancak, sahip olunan şey güç istenciyse, bu durumda sahip olan şeyin güç istencinden başka bir şey olması gerekecektir. Bu nedenle, güç mücadelesi sonrasında güç istençlerinin, oldukları güç miktarı değişir, sahip oldukları değil.
KAYNAKÇA
Nietzsche, Friedrich. The Will to Power. Çeviren Walter Kaufmann ve R. J. Hollingdale, New York: Vintage Books, 1968.
Nietzsche, Friedrich. Thus Spoke Zarathustra. The Portable Nietzsche, Editör ve Çeviren Walter Kaufmann, New York: Penguin Books, 1976 içinde.
Nietzsche, Friedrich. Beyond Good and Evil. Çeviren Walter Kaufmann, New York: Vintage Books, 1989.
Nietzsche, Friedrich. On the Genealogy of Morals. Çeviren Walter Kaufmann, New York: Vintage Books, 1967.
Deleuze, Gilles. Nietzsche and Philosophy. Çeviren Hugh Tomlinson, New York: Columbia University Press, 1983.
Soysal, Soner. Nietzsche: Perspektivizm, Güç İstenci, Doğruluk. İstanbul: Say Yayınları, 2020.
Heidegger, Martin. Nietzsche. Vol. I-IV. Çeviren David Farrell Krell, San Francisco: HarperSanFrancisco, 1991.
Müller-Lauter, Wolfgang. Nietzsche: his philosophy of contradictions and the contradictions of his philosophy. Çeviren David J. Parent, Chicago: University of Illinois Press, 1999.
Grimm, Ruediger H. Nietzsche’s Theory of Knowledge. Berlin: Walter de Gruyter, 1977.
Yazar : Soner SOYSAL (Süleyman Demirel Üniversitesi)