atomculuk
[İng. atomism ] [Fr. atomisme ] [Alm. Atomismus ] [Es. T. cüz-i ferdiye ]
Atomculuk, Antik Yunan filozofları olan Leukippos ve öğrenci Demokritos ile başlayan, modern kimya ve fizik bilimlerine katkı sunmuş bilimsel bir teoridir. Kranz’a göre Empedokles, Anaksagoras ve Leukippos ile Demokritos, atom teorisinin ortaya çıkışı ve gelişiminin üç temel basamağını oluşturmuştur. Ancak bir varlıkbilimi teorisi olarak, somut anlamda atomcu düşünceyi başlatan ilk filozofun Leukippos olduğu kabul edilmektedir. Leukippos, Parmenides’in öğrencisi olan Zenon’un öğrencisidir. Leukippos, Parmenides’in bir olan, yaratılmamış, sınırlı, devinimsiz evren tasavvurundan yani var olmayanın araştırma konusu dahi edilmediği varlık felsefesinden farklı bir yol izlemiştir. Leukippos’un öğrencisi olan Demokritos ise zaman içinde bu kuramın mâl edildiği esas filozof olarak anılmaya başlanmış ve Leukippos’u arka planda bırakmıştır. Demokritos, hocasının öğretisini geliştirip tamamlayarak onun bazı kısımlarında da değişiklikler yapmıştır.
Walther Kranz’ın tanımıyla “Grekçe atomos kesilip bölünmez şekil demektir, bundan başka atomon da denir ki, bölünmeyen şey anlamına gelir.” Atomların bölünmezliği yalnızca fiziksel anlamdadır. Buna karşın matematiksel olarak onlar bölünebilir büyüklüklerdir. Nitekim atomların büyüklük olarak birbirlerinden ayırt edilmeleri imkânını veren de bu özelliktir. Leukippos, atomları, som yani sıkı sıkıya dolu olarak nitelendirmiştir. Görülemeyecek küçüklükte olan atomların, içlerinde boşluk bulunmadığından bölünmeleri de yok olmaları da mümkün değildir. Atomlar ezeli, ebedidir, içsel yapılarında devinim yoktur. Parmenides’teki gerçek-görünüş ayrımını Leukippos ve Demokritos’un da kabul ettiği anlaşılmaktadır. Nitekim atomlar gözle görülemeyecek ölçüde küçük olduklarından onların bilgisine duyular ile ulaşılamaz. Atomlar yalnız akıl ile kavranabildikleri içindir ki gerçek varlıklardır.
Demokritos’un daha da geliştirdiği atomculuk anlayışına göre varlık atomlardan oluşmaktadır ve onların hiçbiri bir diğerinin varoluş nedeni değildir; diğer bir deyişle atomlar birbirlerinden çıkmazlar. Bunun yanında her birinin özü olan arkhe ortaktır; atomlar birbirlerinden yalnız biçimleri ve büyüklükleriyle ayrılırlar. Sivri, kancalı, içe veya dışa bükük gibi sonsuzca farklı biçimlerde ve farklı büyüklüklerde atomlar bulunmaktadır. Bunlar ezeli ve ebedi devinimleri sırasında, bu devinimin doğal bir sonucu olarak, birbirlerine değme, itme ve çarpışma gibi kuvvetler uygulayarak birleşir veya ayrılırlar. Varlıkların oluş ve yok oluşu bu şekilde yani tamamen mekanik yasalara göre meydana gelmektedir. Demokritos’a göre atomların yalnızca büyüklük ve biçimleri vardır. Atomların kaynağı olan madde yalnızca “varolma” özelliğine sahiptir. Farklı konumlara sahip olabilen atomlar genelde hareketsizdirler ancak aldıkları “darbe”ler sonucu boşluk içinde hareket ederler. Renk, koku, tat gibi fiziksel özellikleri de yoktur; duyularla algılanan bu özellikler atomların boşluktaki hareketleri ve birikimleri sonucunda oluşmaktadır. Demokritos’un atomu, duyularla algılanabilir özelliklere sahip olmaması nedeniyle maddenin soyut bir parçası niteliğindedir. Bu soyut niteliğine rağmen atom, Demokritos’a göre, ontolojik anlamda “varolan”dır; uzay boşluğunda hareket, uzam ve biçim gibi özelliklere sahip bulunan bir varlıktır. Bu özellikler atomun gerçek bir varlık olmasının koşuludur.
KAYNAKÇA
Kranz, Walter. Antik Felsefe – Metinler ve Açıklamalar, çeviren. Suad Y. Baydur. İstanbul: Sosyal Yayınlar, 1984.
Yazar : Yücel YÜKSEL (İstanbul Ü.);Hande KUMBASAR(Doktora.Öğr.)