anarşizm

[Alm. anarchismus ] [Fr. anarchisme ] [İng. anarchism ]

Genel tanımı. Yönetimsizlik anarşizmin en temel ilkesidir. Bu ilke aynı zamanda yönetime ihtiyaç duyulmayacak doğal ve erdemli bir düzene dönüş arzusunu da içerisinde barındırır. Bu bağlamda anarşizm sadece her türlü siyasal otorite, tahakküm ve hiyerarşiyi reddeden bir düşünsel arayış değil, aynı zamanda özgürlük temelinde yeni bir toplumsal düzene yönelik talep, beklenti ve çabaların da ifadesidir.

Kökenleri Antik Çin (Taoizm) ve Antik Yunan (Kinik düşünce ve Erken Stoa Okulları) kadar geri götürülebilecek anarşizm, liberalizm ve sosyalizmle birlikte aynı düşünsel iklimi paylaşır. Aydınlanmacı mirasın radikalleşmiş biçimi anarşizmde somut bir içeriğe kavuşur. Öz yönetim, gönüllü etkileşim, otonomi, seçimler dahil olmak üzere demokratik kurumlara duyulan derin güvensizlik anarşist ideolojinin temel kabulleri arasındadır.

Anarşizm kendi içerisinde tutarlı bir ideoloji değildir. Birbirinden çok farklı, hatta birbiriyle taban tabana zıt fikirler anarşizm adına savunulmaktadır. Anarşizm aynı anda hem özel mülkiyetçi ve bireyci bir düzenden yana tavır koyabilir hem de şiddet yoluyla kapitalizmi ortadan kaldırmayı hedefleyen kolektivist bir yeni toplum ütopyası gibi iş görebilir. Bu ideolojik çoğulculuk içerisinde bireyci anarşizm ile toplumcu anarşizm arasındaki fark önemlidir.    

Bireyci anarşizm. William Godwin, bireyci bakışla beslenen felsefi anarşizmin ilk modern destekçilerinden biri olarak kabul edilir. Aynı zamanda faydacılık ve liberalizm gibi akımlara da katkı sunmuş bir düşünür olan Godwin, An Enquiry Concerning Political Justice [Politik Adalet Üzerine Bir İnceleme] adlı eserinde her bireyin kendi emek ve mülkiyeti üzerindeki söz hakkını güçlü bir şekilde savunur. Ona göre, aklın özgürleştiği bir ortamda hükümetin tümüyle ortadan kalkmasıyla sonuçlanacak bir ilerleme ihtimal dahilindedir. Bireyci anarşist çizgi, Henry David Thoreau’nun sivil itaatsizlik pratiği aracılığıyla pasifizmle, Max Stirner’in toplumu ve toplumsal yükümlükleri yadsıyan dili üzerinden egoizmle ve Murray Rothbard’ın kapitalist toplumdaki radikalleşme potansiyelini bireysel özgürlüklerin gelişimi açısından olumlayan perspektifi bağlamında anarko-kapitalizmle ilişkilidir. Tolstoy ve Gandi gibi örnekler bakımından bireyci anarşizm dinsel bir içeriğe de bürünür.    

Toplumcu anarşizm. Toplumcu anarşizm içerisindeki fikir ve eylem zenginliği de en az bireyci çizgi kadar dikkate değerdir. Bu bağlamda öncelikle Pierre-Joseph Proudhon’un mutualizm’ine değinilebilir. Ona göre anarşi kavramı komünizm ve kapitalizmi sentezleyerek aşan bir alternatiftir. Bahsi geçen çizgi işçi sınıfı mücadelesi içerisinde olgunlaşan kooperatifçi tasarı ile sözleşme, kredi ve para ilişkilerinde reform öneren yeni ekonomik model aracılığıyla piyasayı yeniden örgütlemeyi amaçlar. Bu amaç önemli ölçüde Rousseau’yu hatırlatan küçük mülkiyetçi insani bir ekonomik düzene olan inançta meşru bir zemine kavuşur. Proudhon’un düşünceleri başta Benjamin Tucker olmak üzere Amerikan anarşist geleneği üzerinde kalıcı etkiler bırakmıştır.    

Toplumcu anarşizmin bir diğer önemli figürü, Mikhail Bakunin’dir. Kapitalizm ve devletin aynı anda devrim yoluyla tasfiyesi tezini savunan düşünür gönüllü toplumsal örgütlenme, konfederalizm ve devrimci şiddeti anarşist hareketin temel ilkeleri haline getirir. Bakunin’in muhalefeti sadece kapitalizme değil, aynı zamanda Marksizm’e de yöneliktir. Marx’ın devlet sosyalizmini otoriter bulan düşünür Marksizm’le anarşizm arasındaki farklılığın kalıcılaşmasına katkı sunmuştur. Bakunin’in Marx eleştirisi işçi sınıfının birliğini amaçlayan I. Enternasyonel’in parçalanması sürecinde de etkili olmuştur.  

Bakunin’in mirası anarko-komünist gelenek içerisinde yaşamaya devam etmiştir. Pyotor Kropotkin, Emman Goldman, Alexander Berkman ve Errico Malatesta gibi temsilcileri içerisinde barındıran anarko-komünizm üretim araçlarının mülkiyetini devralmış öz yönetimli komünler ve komünlerden oluşmuş bir evrensel federasyon tasarısını savunur. Bu ortak payda dışında doğrudan demokrasinin işleyişi üzerine neredeyse düşünür sayısınca farklı görüş dile getirilmiştir. Anarko-komünizmi değerlendirirken evrim düşüncesini karşılıklı yardımlaşmaya bağlayarak Spencer’e karşı alternatif bir model ortaya koyan Kropotkin’in bilimsel çabasını ve bu akımın İspanyol anarşizmi, hatta İspanyol cumhuriyetçiliği üzerindeki muazzam etkisini unutmamak gerekir.   

Çağdaş düşünürler. 20. yüzyılın ilk çeyreğinde en güçlü konumuna ulaşan anarko-sendikalizm, sendika kurumunu dayanışma, doğrudan eylem ve özyönetim gibi ilkeler bakımından örnek örgütlenme modeli olarak görür. Rudolf Rocker’ın düşüncelerinde sofistike bir içeriğe ulaşan bu akım sendikal mücadele yoluyla kapitalizmin tasfiyesini amaçlar. 

Anarşist düşünce Murray Bookchin’in çalışmalarında insanla doğa çelişkisini yeni bir toplumsal örgütlenme modeli aracılığıyla ortadan kaldırmayı amaçlayan toplumsal bir ekolojiye, Paul K. Feyerabend’ın metinlerinde ise bilim dogmatizmine karşı çıkan özgürlükçü bir epistemolojiye doğru derinleşmiştir. Bugünün dünyasında anarşizm ise kendi başına müstakil bir akım olmaktan çok toplumsal hareketleri etkileyen özgürlükçü ruhta somut bir içeriğe bürünür.    

Kaynakça

Bakunin, Mihail. Devlet ve Anarşi, Çeviren Murat Uyurkulak, İstanbul: Agora Kitaplığı, 2006.

Godwin, William. Anarşizmin Felsefi Temelleri, Çeviren Deniz Uludağ. Ankara: Doğu Batı Yayınları, 2020.

Kropotkin, Peter A. Anarşi/Felsefesi-İdeali, Çeviren Işık Ergüden, İstanbul: Kaos Yayınevi, 2009.

Marshall, Peter. Anarşizmin Tarihi, İmkansızı İstemek, Çeviren Yavuz Alogan, Ankara: İmge Yayınları, 2019.

Proudhon, Pierre-Joseph. Mülkiyet Nedir?, Çeviren Ercüment Tezcan, İstanbul: Litera Yayınları, 2020.

Yazar : Armağan ÖZTÜRK (Artvin Çoruh Üniversitesi)